Skip to main content

2023’te Beyoğlu, İstanbul’da “Travmaya Bütüncül Yaklaşım Sempozyumu’nda” yaptığım sunumun kısa özeti aşağıdadır.

Kişilik, dış dünya ve kendisi hakkında düşünen, algılayan ve kendisini dış dünyayla ilişkilendiren uzun süreli örüntülerdir. Kişinin sosyal ve kişisel alanlarda sergilediği özellikler ise ‘kişilik özellikleri’ olarak tanımlanabilir. Bu tanımlanan özellikler uyumsuzlukları nedeniyle kişinin işlevselliğini zarara uğratır, bozar veya kişinin yaşamına zarar verir hale gelirse Kişilik Bozukluğu olarak nitelendirilebilir. 

Travmaya olan ilgi 1800’lü yılların sonlarında Sigmund Freud ve Pierre Janet ile başlamıştır. Travmaya bakış açısı kuramlar bazında geçmişten bugüne sürekli olarak güncellenmiş olup; Amerikan Psikiyatri Derneği’nin de savaş gazileri ile yaptığı gözlemler sonucunda travmayı tanımlama biçimleri değişmiş ve gelişmiştir. Son gelinen noktada yapılan resmi araştırmalar ve savaş gazileri, aile içi şiddet, kadın hakları ve çocuk tacizleri ile ilgili durumlar Travma Sonrası Stres Bozukluğunu (TSSB) tanımlanmasına sebep olmuştur. DSM-V TSSB’yi şu şekilde tanımlar:

A. Gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşmış ya da cinsel saldırıya uğramış olma:

1. Doğrudan örseleyici olay(lar) yaşama.

2. Başkalarının başına gelen olay(lar)ı, doğrudan doğruya görme (bunlara tanıklık etme).

3. Bir aile yakınının ya da yakın bir arkadaşının başına örseleyici olay(lar) geldiğini öğrenme. Aile bireyinin ya da arkadaşının gerçek ölümü ya da ölüm olasılığı kaba güçle ya da kaza sonucu olmuş olmalıdır.

4. Örseleyici olay(ların)ın sevimsiz ayrıntılarıyla, yineleyici bir biçimde ya da aşırı bir düzeyde karşı karşıya kalma (örn. insan kalıntılarını toplayan ilk kişiler; çocuk sömürüsünün ayrıntılarıyla yeniden yeniden karşılaşan polis memurları).

Not: Böyle bir karşı karşıya gelme, işle ilgili olmadıkça, elektronik yayın ortamları, televizyon, sinema ya da görseller aracılığıyla olmuş ise A4 tanı ölçütü uygulanmaz.

B. Örseleyici olay(lar)dan sonra başlayan, örseleyici olay(lar)a ilişkin, istençdışı gelen aşağıdaki belirtilerin birinin (ya da daha çoğunun) varlığı:

1. Örseleyici olay(lar)ın yineleyici, istemsiz ve istençdışı gelen, sıkıntı veren anıları.

Not: Altı yaşından büyük çocuklarda, örseleyici olay(lar)ın kapsandığı konuların ya da bu olay(lar)ın birtakım yönlerinin dışa vurulduğu yineleyici oyunlar ortaya çıkabilir.

2. İçeriği ve/ya da duygulanımı örseleyici olay(lar)la ilişkili, yineleyici sıkıntı veren düşler.

Not: Çocuklar, içeriği belirsiz korkutucu düşler görüyor olabilirler. 3. Kişinin örseleyici olay(lar) yeniden oluyormuş gibi hissettiği ya da davrandığı çözülme (dissosiyasyon) tepkileri (örn. geçmişe dönüşler). (Bu tür tepkiler, belirli bir görülme aralığında ortaya çıkabilirler; en uç biçimi, o sırada çevresinde olup bitenlerin tam olarak ayırdında olmamadır.)

Not: Çocuklar, oyun sırasında, örselenmeyle ilgili yeniden canlandırma yapabilirler.

4. örseleyici olay(lar)ı simgeleyen ya da çağrıştıran iç ya da dış uyaranlarla karşılaşınca yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama.

5. örseleyici olay(lar)ın simgeleyen yada çağrıştıran iç ya da dış uyaranlara karşı fizyolojiyle ilgili belirgin tepkiler gösterme.

C. Aşağıdakilerden birinin ya da her ikisinin birlikte olmasıyla belirli, örseleyici olay(lar)dan sonra ortaya çıkan, örseleyici olay(lar)a ilişkin uyaranlardan sürekli bir biçimde kaçınma:

1. örseleyici olay(lar)la ilgili ya da yakından ilişkili, sıkıntı veren anılar, düşünceler ya da duygulardan kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları.

2. Örseleyici olay(lar)a ilgili ya da yakından ilişkili, sıkıntı veren anılar, düşünceler ya da duyguları uyandıran dış anımsatıcılardan (insanlar, yerler, konuşmalar, etkinlikler, nesneler, durumlar) kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları.

D. Aşağıdakilerden ikisinin (ya da daha çoğunun) olmasıyla belirli, örseleyici olay(lar)ın ortaya çıkmasından sonra başlayan ya da kötüleşen, örseleyici olay(lar)a ilişkin bilişlerde ve duygudurumda olumsuz değişiklikler olması:

1. örseleyici olay(lar)ın önemli bir yönünü anımsayamama (özellikle unutkanlık çözülmesine [dissosiyatif amnezi] bağlıdır ve baş yaralan­ ması, alkol ya da madde kullanımıma bağlı değildir).

2. Kendisi, başkaları ya da dünya ile ilgili olarak, sürekli ve abartılı olumsuz inanışlar ya da beklentiler (örn. “Ben kötüyüm”, “Kimseye güvenilemez”, “Dünya tümüyle tehlikeli bir yerdir”, “Bütün sinir sistemim kalıcı olarak bozuldu”).

3. örseleyici olay(ların)ın nedenleri ve sonuçlarıyla ilgili olarak, kişinin kendisini ya da başkalarını suçlamasına yol açan, süreklilik gösteren, çarpık bilişler.

4. Süreklilik gösteren olumsuz duygusal durum (örn. korku, dehşet, öfke, suçluluk ya da utanç).

5. Önemli etkinliklere karşı duyulan ilgide ya da katılımda belirgin azal­ ma.

6. Başkalarından kopma ya da başkalarına yabancılaşma duyguları.

7. Sürekli bir biçimde, olumlu duygular yaşayamama (örn. mutluluğu, doyumu ya da sevgi duygularını yaşayamama).

E. Aşağıdakilerden ikisi (ya da daha çoğu) ile belirli, örseleyici olay(lar)ın or­ taya çıkmasıyla başlayan ya da kötüleşen, örseleyici olay(lar)la ilintili, uya­ rılma ve tepki gösterme biçiminde belirgin değişiklikler olması:

1. İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan saldırgan­ lıkla dışa vurulan, kızgın davranışlar ve öfke patlamaları (bir kışkırtma olmadan ya da çok az bir kışkırtma karşısında).

2. Sakınmaksızın davranma ya da kendine zarar veren davranışlarda bu­ lunma.

3. Her an tetikte olma.

4. Abartılı irkilme tepkisi gösterme.

5. Odaklanma güçlükleri.

6. Uyku bozukluğu (örn. uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük ya da dingin olmayan bir uyku uyuma).

F. Bu bozukluğun süresi (B, C, D ve E tanı ölçütleri) bir aydan daha uzun­ dur.

G. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.

H. Bu bozukluk, bir maddenin (örn. ilaç, alkol) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.

Olup olmadığını belirtiniz:

Çözülme belirtileri (dissosiyatif belirtiler) gösteren: Kişinin belirtileri örselenme sonrası gerginlik bozukluğunun tanı ölçütlerini karşılamaktadır, ayrıca kişi, tetikleyici etkene tepki olarak aşağıdakilerden birinin belirtilerini sürekli ya da yineleyici olarak yaşamaktadır:

1. Kendine yabancılaşma (depersonalizasyon): Kişinin, zihinsel sü­ reçlerinden ya da vücudundan koptuğu duyumunu yaşadığı, sanki bunlara dışarıdan bir gözlemciymiş gibi baktığı, sürekli ya da yine­ leyici yaşantılar (örn. sanki bir düş içindeymiş gibi olduğu duyumu; kendisinin ya da vücudunun gerçekdışı olduğu ya da zamanın yavaş aktığı duyumu).

2. Gerçekdışılık (derealizasyon): Çevredekilerin gerçekdışı olduğuna ilişkin, sürekli ya da yineleyici yaşantılar (örn. kişinin çevresindeki dünya gerçekdışı, düşsel, uzak ya da çarpık olarak yaşanır).

Not: Bu alttürün kullanılabilmesi için, çözülme belirtilerinin, bir maddenin (örn. bilinç kararmaları, alkol esrikliği sırasındaki davranışlar) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. kompleks parsiyel katılmalar) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamıyor olması gerekir.

Varsa belirtiniz:

Gecikmeli dışavurum gösteren: Olaydan sonra en az altı ay geçmeden tanı ölçütleri tam olarak karşılanmıyorsa (kimi belirtiler kısa bir süre içinde başlasa da).

Ayrıca travma tüm bunların dışında gelişimsel travma olarak da karşımıza çıkmaktadır. Travmanın yaşanıldığı dönemin, gelişim dönemlerinin önemli bölümlerine (erken çocukluk veya ergenlik) denk gelmesi, tekrarlayıcı, uzayan ya da biriken bir biçimde yaşanması; bir başka kişi tarafından, özellikle çocukluk döneminde bakım veren kişi tarafından ihmal ya da istismar (fiziksel/cinsel/duygusal) yoluyla uygulanmış olması gelişimsel travma olarak nitelendirilebilir. 

Bu sunumda kişilik bozukluklarında travma ve gelişimsel travma üzerinde durulmuş ve bu alanda seans yapılandırmaları ve teknikler ile ilgili bilgiler konu edinilmiştir.

Kaynakça

American Psychiatric Association. (2017). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders: Dsm-5

FIRAT, S., & Baskak, B. (2012). Gelişimsel travmanın uzun dönem etkileri ve bunlara aracılık eden nörobiyolojik mekanizmalar. Kriz Dergisi20(1), 25-42.

Orcutt, C. (2017). Kişilik Bozukluklarında Travma. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları.

Şensöz, B. Terk Depresyonu Kuramının Türk Kültürü Açısından İncelenmesi. Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi6(11), 67-72.

ÖZAKKAŞ, T. (2018). Psikoterapi tarihi ve bütüncül psikoterapi. Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi1(1), 1-24.

Bilge, Y. (2018). Kişilik bozuklukları ve savunma mekanizmaları. Turkish Studies.

Masterson, J. (1967). The Psychiatric Dilemma of Adolescence. Boston: Little Brown. Türkçesi; Ergenliğe Yaklaşımda Psikiyatrinin İkilemi, çev. Pınar Üzeltüzenci, Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, 2013.

Masterson, J. (1972). Treatment of the Borderline Adolescent: A Developmental Approach. New York: Wiley. Türkçesi; Borderline Ergenin Tedavisi; Gelişimsel Bir Yaklaşım, çev. Pınar Üzeltüzenci, Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, 2012.

Masterson, J. (1976). Psychotherapy of the Borderline Adult: A Developmental Approach. New York: Brunner/Mazel. Türkçesi; Borderline Yetişkinlerde Psikoterapi; Gelişimsel Bir Yaklaşım, çev. Muhittin Macit, Hülya Macit, Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, 2014.

Masterson, J. (1980). From Borderline Adolescent to Functioning Adult: The Test of Time. New York: Brunner/Mazel. Türkçesi; Borderline Ergenden İşlevsel Yetişkine; Zaman Testi, çev. Pınar Üzeltüzenci, Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, 2013.

Masterson, J. (1985). The Real Self -A Developmental, Self, and Object Relations Approach. New York: Brunner/Mazel. Türkçesi; Gerçek Kendilik; Gelişimsel, Kendilik ve Nesne İlişkileri Yaklaşımı, çev. Pınar Üzeltüzenci, Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, 2014.

Masterson, J. (1993). The Emerging Self-A Developmental, Self, and Object Relations Approach to the Treatment of the Closet Narcissistic Disorder of the Self. New York: Brunner/Mazel. Türkçesi; Kendiliğin Doğuşu, Gizli Narsisitik Kendilik Bozukluğunun Tedavisinde Gelişimsel, Kendilik ve Nesne İlişkileri Yaklaşımı, çev. Meltem Kamer Helvacıoğlu, Gülünay Akçalı, Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, 2012.

Masterson, J., &. Klein, R. (Eds.) (1988). Psychotherapy of the Disorders of the Self: The Masterson Approach. New York: Brunner/Mazel. Türkçesi; Kendilik Bozukluklarının Psikoterapisi; Masterson Yaklaşımı, çev. Mirel Benveniste, Pınar Özdemir, Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, 2014.

Leave a Reply